Glokom tedavi edilmediði zaman körlüðe yol açabilen önemli bir hastalýktýr.
Glokom her iki cinste eþit oranda görülür (kadýn ya da erkek ayýrt etmez).
Her yaþta görülebilir, ancak görülme sýklýðý ilerleyen yaþla birlikte artar.
Tüm dünyada yaklaþýk 70 milyon insanda bulunduðu (dünya nüfusunun kabaca yüzde biri) hesaplanmaktadýr. Bunlarýn yaklaþýk onda biri olan 7 ila 10 milyon kiþide körlük söz konusudur. Glokom geliþmiþ ülkelerde ve ülkemizde körlüðün en önemli nedenidir.
Glokom hastalýðýna yola açan ana neden “Genetik yatkýnlýk” týr.
Glokom çok sinsi bir hastalýktýr, önemli bir belirti vermeden kalýcý hasar yapabilir.
Glokomda görme kaybý genellikle yavaþ (göz tansiyonunun seviyesine baðlý olarak aylar ya da yýllar içinde) geliþir. Genellikle tek gözde baþlar, daha sonra diðer gözde de ortaya çýkar. Glokomda keskin görme ve okuma fonksiyonlarý en son evrede etkilenirken öncelikle görüþ alaný daralmakta ve hareketli cisimlerin algýlanmasý bozulmaktadýr. Görüþ alaný iyice daraldýðýnda yürürken eþyalara takýlma, basamaklarý fark etmeyerek düþme gibi bulgular ortaya çýkmakta; son evrelerde ise görüþ alaný iyice daralarak adeta dar bir boru içinden bakma gibi bir durum ortaya çýkmaktadýr. Ülkemizde yaklaþýk bir milyon kiþide glokom bulunmaktadýr, ancak bunlarýn yarýsýndan çoðuna doktora baþvurmadýklarý için taný konamamýþtýr.
Glokoma baðlý görme bozukluðu kalýcýdýr ve düzeltilemez; bu nedenle glokom tedavisinde ilk amaç hastalýðýn olabildiðince erken evrede teþhis edilmesidir.
Glokomun genellikle tek gözde baþlamasý (diðer göz tamamen normal olabilir), genellikle aðrý, kýzarýklýk gibi belirtiler vermemesi ve oluþan görme kaybýnýn hastalýðýn baþlangýcýnda merkezi görmeyi fazla bozmamasý gibi nedenlerle birçok hastada ancak bir miktar görme fonksiyonu bozulduktan sonra taný konabilmektedir. Glokom hastalarýnýn önemli bir kýsmý tesadüfen saðlam gözlerini kapattýklarýnda bozuk gözdeki görme kaybýný fark edip doktora baþvurmaktadýrlar. Yapýlan araþtýrmalarda glokom tanýsýnýn hastalarýn %10’unda körlük oluþtuktan sonra konabildiði belirtilmektedir. Bu evrede baþvuran hastalarýn ne yazýk ki bozulan görmelerini geri getiremiyoruz.
Glokomda erken evrede taný koymak için periyodik tarama muayeneleri gereklidir.
Glokomun yaþla birlikte arttýðýný ve genetik yatkýnlýðýn önemli olduðunu belirtmiþtim. Bu nedenle ailesinde (birinci ya da ikinci derece akrabalar) glokom bulunan kiþilerin özellikle otuzlu yaþlardan itibaren yýlda bir düzenli olarak göz tansiyonlarýný ölçtürmeleri önerilmektedir. Ailesinde hiç glokom olmayan bireylerin ise kýrk yaþýndan itibaren düzenli olarak iki yýlda bir göz tansiyonunu ölçtürmeleri erken taný için gereklidir.
Glokomun daha sýk olarak görüldüðü önemli bir hasta grubu miyop kýrma kusuru olan bireylerdir; miyoplarda glokom sýklýðý normal bireylere göre yaklaþýk beþ kat artmýþtýr. Genetik olarak miyop ile glokom birlikte görülme eðilimi taþýr, ayrýca miyop derecesi yükseldikçe glokom görülme sýklýðý daha da artar. Bu nedenle miyoplarýn (yaþa baðlý olmaksýzýn) yýlda bir göz tansiyonunu ölçtürmeleri gereklidir.
Hipermetrop kýrma kusuru olan bireylerde ise daha seyrek görülen, ancak daha tehlikeli bir glokom türü olan “dar açýlý glokom” görülmektedir. Genellikle normalden daha küçük olan bu gözlerde glokomun nedeni göz içi sývýsýnýn dolaþýmý ile ilgili sorunlardýr; sývý arka odacýktan öne geçemez ve renkli tabaka olan irisin arkasýnda birikip onu öne doðru bombeleþtirir, ve sývýnýn gözü terk etmesini saðlayan kanallarýn aðzýný kapatmasýna neden olur. Bu durumda çok tehlikeli bir durum olan ve bazen çok kýsa süre içinde kalýcý görme kaybý yapabilen “glokom krizi” ortaya çýkabilir. Arzu edilmeyen böyle bir durumun ortaya çýkmamasý için dar açýlý gözlerin saptanmasý çok önemlidir. Hipermetrop bireylerde sadece göz tansiyon kontrolü yeterli olmayabilir, þüphelenilen durumlarda mutlaka deneyimli bir uzman tarafýndan gerekli muayenelerin yapýlarak riskli bir durum olup olmadýðýnýn kesin olarak ortaya konmasý gerekir.
Göz tansiyonu ölçümleri “kornea” kalýnlýðýndan önemli oranda etkilenir.
Kornea göz küresinin en önünde yer alan saydam tabaka olup göz içi sývýsý ile doðrudan temas halindedir. Göz tansiyonu ölçümleri kornea üzerinden yapýlmaktadýr ve bu nedenle korneanýn kalýnlýðý ya da sertliðinden büyük oranda etkilenmektedir. Kornea normalden ince ise ölçüm ile bulunan göz tansiyonu deðeri gerçekte olduðundan düþük çýkar, kornea kalýn ise bu kez ölçülen deðer gerçekte olduðundan daha yüksek bulunur. Özellikle miyop ya da hipermetrop nedeniyle korneaya uygulanan lazer ameliyatlarýnda korneanýn inceltilmesi bu gözlerde göz tansiyonu ölçümlerinin gerçekte olduðundan düþük bulunmasýna neden olur. Bu nedenle lazer ameliyatý olmuþ gözlerde göz tansiyonu ölçümlerine güvenilmemesi ve glokomdan þüphelenilen durumlarda mutlaka görme sinirine yönelik deðerlendirme yöntemlerinin de kullanýlmasý gerekmektedir.
Glokom tanýsý için sadece göz tansiyonu ölçümü çoðu olguda yeterli deðildir, hastalýða baðlý olarak görme sinirinde ortaya çýkan deðiþikliklerin de saptanmasý gerekir.
Glokom hastalýðý göz tansiyonunun normalden yüksek oluþu nedeniyle geliþir, ancak kesin taný koyabilmek için görme sinirinde hastalýða baðlý olarak oluþan zedelenmenin kanýtlanmasý gerekir. Göz tansiyonu bir miktar yüksek olan, ancak görme sinirinde hasar bulunmayan bireyleri “glokom þüphesi” ya da “oküler hipertansiyon” olarak adlandýrýyoruz ve herhangi bir tedavi vermeden izliyoruz.
Görme sinirinde glokoma baðlý olarak ortaya çýkan deðiþiklikleri saptamak için duyarlý bir yöntem “Optik koherens tomografi-OCT”.
On yýl kadar öncesine kadar glokomun oluþturduðu hasarý teþhis etmek ve hastalýðý takip için tek inceleme yöntemimiz “görme alaný incelemesi” idi. Tamamen hastanýn uyumuna baðlý olan bu yöntem görüþ alanýnda glokoma baðlý olarak geliþen daralmayý saptamaya yönelikti. Test yaklaþýk yarým saat sürmekte, yaþlý ve uyum sorunu olan hastalarda oldukça hatalý sonuçlar verebilmekteydi. Hastalarýn verdiði hatalý cevaplar sonucu bazen gerçekte glokomu olmayan normal bireylere hatalý olarak glokom tanýsý konabilmekteydi.
OCT ise tümüyle objektif bir taný yöntemi olup lazer ýþýný yardýmýyla görme sinirinde glokoma baðlý olarak ortaya çýkan deðiþiklikleri duyarlý ve güvenilir olarak gösterebilmektedir. Benim OCT ile ilk tanýþmam 1996 yýlýnda ABD’de Boston kentinde Tufts Üniversitesindeki “New England Medical Center”’da oldu. Burada dünyadaki ilk prototip cihaz ile çalýþmalar yaptým, ve dünyadaki ilk ticari cihazlardan birini 1997 yýlýnda Türkiye’ye getirerek kullanmaya baþladým. OCT teknolojisindeki geliþmeler baþ döndürücü hýzla devam etti, cihazýn duyarlýlýðý geliþti ve hýzý arttýrýldý. Günümüzde OCT glokomun erken tanýsý için altýn standart olarak kabul edilmektedir. Muayenehanemizde spektral teknolojiyle çalýþan ve göz bebeðini geniþletmeden teþhis olanaðý saðlayan Zeiss Cirrus HD cihazý kullanýlmaktadýr.
OCT’nin erken taný için referans olmasýnýn nedeni glokomda saptanabilen en erken bozukluðun görme sinirinde ortaya çýkmasý ve OCT cihazýnýn da bu hasarý güvenilir olarak gösterebilmesidir. Görme alaný muayenesi ile ancak sinir hücrelerinin %30-40’ý tahrip olduktan sonra glokom teþhis edilebilmektedir. OCT ise çok daha erken devrede (%10 hasar gibi) glokomun teþhisini mümkün kýlmaktadýr. OCT ayrýca glokom tanýsý konmuþ hastalarda takip sýrasýnda geliþebilen bozukluklarý da görme alaný muayenesine göre daha erken saptama olanaðý sunmaktadýr.
OCT tamamen zararsýz bir taný yöntemidir, radyasyon yaymaz. Göze temasý ya da herhangi bir ilaç verilmesini gerektirmez. Görüntülerin alýnmasý saniyeler içinde gerçekleþir.